Tanklar – SİHA – Jetler : Türk Savunma Sanayisi Nasıl Küresel Bir Güç Haline Geldi?

Türkiye’nin savunma sanayii yaklaşık yirmi yıldır en hızlı büyümesini sürdürüyor ve yakın zamanda yayınlanan iki rapor, ülkenin silah sanayisinin geldiği noktayı gözler önüne seriyor…

2018-22 arasında Türkiye’nin silah ticaretindeki küresel payı yüzde 0,6’dan yüzde 1,1’e yükseldi ve ülkeyi dünyanın en büyük 12. silah ihracatçısı yaptı.

En İyi 100 Savunma Şirketi Listesi 2022’de ilk 100’de üç Türk şirketi bulunuyor . Listede Aselsan 49. sırada yer alırken, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI) 67., Roketsan ise 86. sırada yer aldı.

2020 yılında listede yedi Türk firması yer aldı. İlk 100’de şu anda daha az şirket yer alsa da, Türkiye’nin silah ihracatı üç yıl içinde hızla arttı. Savunma ihracatı 2020’de 2,28 milyar dolar iken 2022’de 4,3 milyar dolara yükseldi.

Öte yandan İsveç merkezli SIPRI enstitüsünün 2022 yılında uluslararası silah transferlerine ilişkin hazırladığı rapor, Türkiye’nin silah ihracatının 2018-2022 dört yıllık döneminde 2013-2017’ye göre yüzde 69 arttığını gösteriyor.

Türkiye’nin silah ticaretindeki küresel payı 2018-22’de yüzde 0,6’dan yüzde 1,1’e yükseldi ve ülkeyi dünyanın en büyük 12. silah ihracatçısı yaptı. Ayrıca, iki dönem karşılaştırıldığında ithalat yüzde 49 oranında düştü.

Sektör, küresel olarak belirsiz bir dönemde büyürken, Türk savunma şirketleri performansta inişler ve çıkışlar görecek. Ancak, endüstrinin kademeli büyümesi neredeyse kaçınılmazdır.

2004’te ordunun askeri teçhizatının sadece yüzde 20’sini Türk şirketleri tedarik ederken, bu rakam 2022’de yüzde 80’e yükseldi .

Bu olumlu değişim, Türk hükümetinin 2000’li yılların başında silah sanayisini yerlileştirme kararından kaynaklandı. O zamandan beri Türk şirketleri tüfekler, zırhlı araçlar, taşınabilir karadan havaya füze sistemleri veya MANPAD’ler, topçu birlikleri, 1000 km’ye kadar menzilli çeşitli füze türleri, helikopterler, tahrikli hafif taarruz jetleri ve en önemlisi gelişmiş silahlar üretti.

Öte yandan, Türkiye artık daha fazla gelir getirebilecek savaş uçakları, tanklar ve obüsler üretmenin eşiğine geldi. Üretici firmaların açıklamalarına göre üretimi zor olan tüm silahlar 2028 yılına kadar kullanımda olacak.

TUSAŞ, bu ayın başlarında en gelişmiş silahlı insansız hava aracı Anka-3’ü, hafif taarruz ve eğitim jeti Hurjet’i ve 5. nesil TFX jetini hizmete sundu.

Zırhlı araç üreticisi BMC ise Nisan ayında iki Altay tankını Türk ordusuna teslim edecek ve 2025’te seri üretime başlayacak. BMC, 1500 HP gücündeki motoru Batu’yu kullanana kadar motor sorununu Güney Kore’den tedarik ederek çözdü.

Türk füze, gemi, drone, araç ve askeri yazılım üreticileri de yabancı parça gerektirmeyen ürünlerini pazarlıyor.

Raporlar, Türkiye’nin en büyük savunma şirketi olan Aselsan’ın yaklaşık 7,6 milyar dolarlık bir birikime sahip olduğunu söylüyor. BMC, Kirpi mayına dayanıklı araçları için iki yıllık sipariş aldı. Baykar, müşterilerinden dronlarını teslim almak için birkaç yıl beklemelerini de istedi.

Ayrıca BMC, birçok ülkenin Türkiye’nin yerli tankı Altay’ı almak için sabırsızlandığını söylüyor. Ayrıca, TFX jetleri gökyüzünde uçarken başka bir satış patlamasına tanık olunması bekleniyor. Son bir örnek olarak Roketsan, 150 kilometre mesafeden hedefi vuran karadan havaya füzeler üretmeyi başardı.

Genel olarak bakıldığında Türkiye, çoğu parçası yurt içinde üretilen daha küçük ve düşük maliyetli silahları ile savunma sanayi istatistiklerinde üst sıralara tırmanmıştır.

Mesela Türk insansız hava aracı ve füze üreticisi o kadar kendi kendine yetiyor ki, artık dış ambargolar üretimlerini durduramıyor.

Dolayısıyla silahlarını uluslararası pazarda üretip pazarlamakta serbesttirler. Yerlilik ve silahlarının kalitesi sayesinde Türkiye, 4 milyar doları aşan ciro ile önemli bir silah ihracatçısı haline gelebilir.

Türkiye’nin yakın zamanda ilk 10 silah ihracatçısı arasına girebileceği ve on yıl içinde 20 milyar dolarlık ihracat gelirine ulaşabileceği sonucuna varılabilir. Böylece, silah edinme konusunda kendine güvenmenin yanı sıra, Türk dış politikası üzerindeki etkisi bir yana, yeni işler ve gelirler yaratacaktır.

Türk savunma sektörü şimdiden küresel yarışa girdi. Dolayısıyla şirketlerin ülkeyi silah üreticileri ve satıcıları arasında üst sıralarda tutması kaçınılmaz…